İlmî vücutlara da cenab-ı hakkın isimleri tecelli ediyor mu?..
Merhabalar Değerli kardeşlerimiz...
- İlmî vücut, adı üstünde ilmin kapsam alanında olan bir vücuttur. İlim sıfatı, harici vücudu olanların cisimlerini değil, onların ilmi hüviyetlerini ihtiva eder. Örneğin, biz kendi ilmimizde bir evin inşası için gereken program ve projeyi tasavvur ettiğimiz zaman, ilgili evin ilmi olan vücudunu, mutasavver yapısının manasını düşünürüz. O binanın harici vücudu bizim ilmimizde olmaz ve olamaz. Çünkü ilmin özelliği bunu gerektirir....
Teşbihde hata olmasın, Allah’ın ilminde var olan varlıkların manevi olan program ve projeleri ile, Halık ve Kudret sıfatlarının tecellisiyle harici vücut giyen varlıkların mahiyeti çok farklıdır. Biri ilmi, diğeri kevnidir. Biri ancak akılla idrak edilen manevi ve ilmi bir boyuttur, diğeri ise, elle tutulan maddi bir yapıdır...
- "Ayân-ı sâbite", "hakâik-ı eşyâ-yı ilmiye"/eşyanın ilmî hakikatleri diyebileceğimiz, Allah’ın ezeli ilminde yer alan ve esmâ-i ilâhiyenin sûret-i tecellilerinden ibaret olup hakâik-i mümkinâta dair ilmî vücudlar çerçevesinde düşünülen zâtlar ve mahiyetler demektir....
Diğer bir ifadeyle, her şey, ister mevcud olsun, ister madum olsun, Allah’ın ezeli ve ebedi ilminde sabit ve daimdir ki, buna ayan-ı sabite denir. . ..
Her şeyin ve her mevcudun iki cephesi vardır. Birisi, mahiyet ve zatı; diğeri ise, hariçteki vücudu ve suretidir. Yani, cismani boyutudur. Her şeyin aslını ve özünü teşkil eden ise, zatı ve mahiyetidir. Bu da Allah’ın ezeli ve ebedi ilminde manevi ve ilmi olarak mevcuttur. Buna vücud-u ilmi de denir....
Şayet, Cenab-ı Hak, ezeli irade ve kudreti ile, ilminde sabit olan bu mahiyetlere ve asıllara harici bir vücut verirse, o zaman âlem-i ilim ve âlem-i maneviden mahlukat ve şehadet alemine intikal etmiş olur....
Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, Ayan-ı sabite hayatlı değildir. Hayat vücud-u hariciyeya bağlı olarak tahakkuk eden bir vasıftır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder