replika telefonlar ve madde ile kuvvet bilgisi78

replika telefonlar ve madde ile kuvvet bilgisi78

 sizere bugün çok bilgi yazdık ve replika telefonlar diyorki Dinî malumatm yokluğu bizim aramızda, yani eğitin, ve jğretim görmüş kimselerde de bakidir. Çoğunlukla büyük çelerin ve özellikle Paris ve Londra'mn yıllık yayınlanan [olis defterlerinde, hatta Allah, ebediyet, din gibi kelimeleri jjla bilmeyen birçok kimselerin isimlerine rastlanır. Yapılan Bcelemelere göre İngiltere'de henüz ayağım bir kiliseden içeri jöaamış ve papaza asla suç itiraf etmemiş [592] milyonlarca jttân mevcuttur.’ Edouard Meystre admda bir dilsiz-sağır iakkında Hirzel tarafmdan yaymlanan uzun bir makalede bu atol hiçbir dinî fikre sahip olmadığı gösterilmiştir. Kendisine hı tür fikirler öğretilmek istenildikçe
kesinlikle karşı çıkmıştır. lineJuJia Brace isminde bir sağır-dilsizle Laura admda biı kör-ağu-dilsizin de aym suretle hareket ettikleri vaki ve leşhurdur. Geçen bölümümüzde zekânm yokluğundan söz aierken bu tür sakat insanların tamamıyla hayvanlar gibi Mlarını ve kendi hemcinsleriyle ilişkide bulunmadıkları için fflhnleşmiş bir fikre sahip olamadıklarını söylemiştik. Eğer sfet kendi hukukunu eğitim ve öğretim ile temin etmemiş %dı doğuştan fikirler denilen şeylerle şimdiye kadar hiçbir fff yapılamamış olacakü. Çünkü bütün fikirler kazanılmıştır,
hâlihazırda İngiltere'de, hatta vaftiz edilmemiş milyonlarca kimse Mevcuttur. Londra'da rahibin birisi bir zata "Hazret-i İsa kimdir?" yv sormuş ve "Bu centilmen ile henüz teşerrüf etmedik" cevabını
bizim düşüncemize ve diğerlerinin düşüncelerine borçludurlar ve asla doğuştan değildirler. 1593]
Şayet bazı kimseler Allah fikrini doğuştan kabul ederlerse şüphesizdir ki, aynı zamanda kötü bir ruhun ve şeytanm ve birçok cinlerin de doğuştan olduklarmı iddia etmek zorunda kalırlar. Çünkü kötü bir ruh itikadı ve bu ruhun insanlara düşman olduğu ve her fırsattan istifadeye kalkıştığı birçok kavimlerin gelenekleri arasmda önemle ele almacak derecede bir tutulmuştur. Hatta bu ikinci itikat birincisine, yani Allah fikrine oranla daha kuvvetlidir.
"Kötü ve zalim ruhlara, yani şeytcuılara ve cinlere itikat Allah ve iyiliğe itikattan daha geneldir" (Darwin).
Hatta birçok vahşi kavimler vardır ki, yalnız şeytan ve cinleri kutsarlar, onlara ibadet ederler. îyi ruhlara karşı tamamıyla kayıtsızdırlar. Hristiyan dininde itikat olunan şeylerin büyük bir kısnum şeytan meselesi oluşturur. Bu doğrudur. Çünkü böyle bir mesele ortaya konulmamış olsaydı Hristiyanlık açısmdan dünyadaki şerlerin ve fenabklarm açıklanması asla mümkün olamayacaktı. [594]
Allah fikrinin kökenini Ludwig Feuerbach kadar kesin bir surette açıklayan olmamıştır. Bu zat ulûhiyete ve AUah'm esasma dair olan bütün itikatlara antropomorfİ2un ismini veriyor ki, insamn düşüncelerinden ve kendi şahsiyetini fevkalade mükemmel bir surette tasvir etmesinden başka bir şey değildir. Feuerbach Allah fikrinin esasmı aradığı zaman, bu esası insanm tabiattaki özgürlük ve esaret duygularıran birbirini takip etmesinde bulmuştur.
"Dışsal ve yüce olan Allah insanm kendisi dışma çıkmış ve yüceleşmiş benliğinden başka bir şey değildir. İnsanm kendi şahsma ait tabiatı, kendine özgü olan sımrı aşar da gayri şahsinin üzerine çıkabilirse derhal Allah olur" (Feuerbach).
Allah insanm kendi kendisini akledebilmesidir. AUah'ı insan hayalen yarattı. Gerçekten de bütün kavimlerin tarihleri bir baştan diğer başa kadar incelenirse çıkacak sonuçlar hep bu iddiarmzı onaylarlar. [595] Mutlak fikrinin ve bütün dinlerin ispat edemedikleri halde sürekli iddia ettikleri ilhamlarm dışmda Allah'a dair bütün bilgiler herhcmgi dinde olursa olsun mutlaka insanidir.
ba cezalandırmayı üçüncü dördüncü göbeğe kadar d7^ jttiren bir Allah'a itikat ederler. Halbuki Hrisüyanlarm ^ .Riayetsiz olan kudret ve kuvvetini oğluyla bö^ûş ve jiinvadaki iyi insanlara ahirette yine insani birtakım n,evi;iie, toılamıştır. Katoliklerin göğünde bulunan Meryem Ana ladınlara özgü bir şefkatle ve kendi okşayıcı sedasıyla $«1 anilerin kabahatlerini affettirmek üzere göksel hâkime karşı şefaatte bulunur. Doğuluların cennetinde genç ve latif ^İmanlarla, hurilerle dolu bahçeler vardır h, orada laüf şelaleler daimi serinlik ve ebedi bir ferahlık yayarlar. Grönlandlılann cenneti ise tamamıyla emelleriyle uyumlu bir raidedir, yani [597] orada balina balığı yağı, birtakım balıklar, leniz köpekleri bol bol mevcuttur. Hindistan avcılanran tennetinde hiç tükenmeyen av kuşları mevcut olduğu gibi, Yeni üîledonyalılarm cennetinde de gayet ermiş ve her tadışta ®»na türlü türlü zevkler veren muzlar vardır. Germenlerin «metine gelince, orada oyulmuş düşman kafalarının içinden tek badeler, şaraplar
Feuerbach ibadetlerin şekillerini incelemiş, bunda da tamamıyla insani birçok vasıflar bulmuştur. Bir Yunanlı, allahlarına et ve şarap takdim eder. Batı Sibirya'da bulunan bir Fanavalı kendi putunu kanla yıkar, burnuna tütün doldurur, bir Hristiyan, bir İslâm, bir Yahudi, bir Hintli [598] diğer bir tarzda allahlarmı memnun etmek isterler ve dua, niyaz ederler. Daima insani olan zaaflar, aşklar, emeller ve zevkler her tarafta ibâdeti teşkil eylemişlerdir. Her kavim nezdinde ve her dinde insanlar allahlarm, azizlerin altmda kabul olunurlar. İşte bu da insani bir fikir, insani bir harekettir. Feuerbach bir de şuna dikkat etmiştir ki, medeni bir adam vahşi bir kavmin tasavvur ettiği Allah'm pek üzerindedir. İşte Allah'la insan arasmdaki bu mukayeseler ve bu ilişkiler Protestanhğm mucidi olan Luther'i bile büyülemiş ve ona şu sözleri söyletmiştir.
"Eğer Allah gökte tıpkı eski bir kiriş gibi kendi nefsi için hüküm sürüyorsa, kendisine Allah demek bile caiz değildir".
Eski Yunan fÜozoflarmdan olup İsa'mn doğumundan 578 sene önce yaşamış olan Ksenofanes, aym bu ifadelerle kendi arkadaşlarım bu tür bâtıl itikatlardan kurtarmak istiyordu:
"Allah'm insanlardan hiç farkı yok ki... şekilleri bir, [599] dilleri bir, her şeyleri bir... zenciler kendileri gibi siyah ve basık burımlu allahlara tapıyorlar, Yımanlılar mavi gözlü allahlara ibadet ediyorlar... Eğer arslanların ve öküzlerin de elleri olsa da resim yapabilmeye muktedir olsalardı, kendi allahlarmı tıpkı kendi şekillerinde resmedeceklerine hiç şüphe yoktu!".
Muhtelif kavimlerin, muhtelif şahıslarm ulûhiyete ait fikirlerinde tabiatm ve kendi çevrelerinin de etkileri görülebilir. Örneğin birtakım olağanüstü ve korkunç şeylerle, özellikle tropik bölgenin azaplarıyla dolu memleketlerinde veya Asya'ya özgü olan müthiş baskılar altmda yaşayan Hintlilerde kendi allahlarmdan olan Shiva yılanlarla karışık müthiş bir canavar şeklinde resmolunur. Bu Allah'm derisi kaplan derisine benzer. Üç gözü ve elinde bir insan kafası bulunmaktadır. Boynunda insan kemiklerinden bir gerdanlık da vardır. Kendisinden daha az korkunç olmayan zevcesi Dourga yahut Kali koyu mavi bir renkte bulunur. Ellerinin içi kanla doludur ve vahşi bir manzara sergiler. [600] Dört kolu vardır ki, bunlardan birisi bir cin kafasmı taşıyor bulunur. Dili ağzmdan dışarıya fırlamış bedeninin ve boynunun etrafmda kendisine takdim edilen..replika telefonlar yazdı ve sunuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder